Kadınların çoğu ergenlik döneminde, genellikle ilk adet döneminden sonraki dört ila beş yıl içinde adet ağrısı yaşamaya başlar.
Dismenore olarak da bilinen ağrılı âdet kanaması, kadınların en yaygın sorunlarından biridir. Kadınlar yaşlandıkça ağrılı dönemler azalır.
Regl döneminiz boyunca vücudunuz “” adı verilen kimyasallar üretir. Bu kimyasallar rahmin kasılmasına ve rahme giden kan akışını ve oksijeni azaltan kas kasılmalarına neden olur. Doğum sancılarına benzer şekilde, bu kasılmalar ciddi ağrı ve rahatsızlığa neden olabilir. Prostaglandinler ayrıca bazı kadınların yaşadığı mide bulantısı ve ishale de katkıda bulunabilir.
Bazı tıbbi durumlar, adet dönemi boyunca ağrıyı daha da kötüleştirebilir. En yaygın olanı “endometriozis – çikolata kisti” olarak adlandırılır. Bu durumda sadece rahim içinde büyümesi gereken dokular rahim dışında büyür.
Ağrılı dönemleri olan kadınların alt göbeğinde kramplar olur. Kramplar hafif veya şiddetli olabilir. Sırtınızda veya uyluklarınızda da ağrı olabilir. Ağrı genellikle adet döneminizle birlikte veya adet döneminizden hemen önce başlar, bir ila üç gün içinde kademeli olarak azalır.
Bazı kadınlarda ayrıca şunlar bulunur:
Adet ağrısının nedenini belirleyebilmek için dikkatli bir muayene yapılmalı ve ayrıntılı bir tıbbi geçmiş öyküsü alınmalıdır. Ergen kızlarda iç pelvik muayene gerekli olmayabilir. Ayrıca, ultrasonografi yapılarak rahim ve yumurtalıklar ile bunları çevreleyen yapılarda herhangi bir sorun olup olmadığı incelenir. Nadiren, basit tedavilere yanıt vermeyen adet ağrısı varlığında doktorunuz cinsel ilişki sırasında kapmış olabileceğiniz enfeksiyonlar için testler veya karın içinde adet ağrısına neden olabilecek diğer hastalıkların teşhis edilmesi için laparoskopi önerebilir.
Öncelikle kendi başınıza yapabileceğiniz bazı tedaviler olabilir, bunları deneyebilirsiniz:
Ancak tüm yukarda sayılanları uygulamanıza rağmen ağrılar gittikçe kötüleşiyor, ağrı kesiciler faydalı olmuyor veya adet döneminden çok önce veya sonra da ağrınız varsa bir doktor ile görüşmelisiniz.
Ağrı kesiciler, âdet kanaması başlar başlamaz başlanırsa ve daha sonra iki ila üç gün boyunca düzenli bir şekilde alınırsa en etkilidir.
Ağrı kesicilere yanıt vermeyen ağrılar için ikinci bir seçenek olarak doğum kontrol hapları düşünülebilir. Doğum kontrol hapları prostaglandin adı verilen kimyasalların oluşturduğu rahim kasılmalarını ve âdet kanamalarını azaltarak etki eder. Bazı kadınlar ağrı şiddetini azaltmak amacıyla hem ağrı kesicileri hem de doğum kontrol haplarını kullanmayı tercih edebilir. Doğum kontrol hapları, genellikle başladıktan sonraki birkaç ay içinde adet ağrılarını azaltır.
Adet ağrısının rahatlatılması için çeşitli diyet ve vitamin tedavileri çalışılmıştır ancak etkinlikleri konusunda bilgimiz azdır. Bazı araştırmalar zencefil tozunun bir miktar etkisi olabileceğini öne sürmektedir ancak genel olarak adet ağrısı için diyet, vitamin veya bitkisel ilaçlar önermiyoruz.
Yoga veya akupunktur gibi tamamlayıcı tıp uygulamalarının ağrılı dönemleri azaltmada etkili olabilir. Bununla birlikte, bu tedavilerin güvenliğini ve etkinliğini doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
TENS (transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu) adı verilen bir uygulama ile ağrı bölgesine yakın deriye çok küçük elektrik akımları verilir. TENS, birçok durumun neden olduğu ağrıyı tedavi etmek için kullanılmıştır ve bazı kadınlarda adet ağrısını azaltmaya yardımcı olabilir. Bu tedavi hastane ve kliniklerde uygulanabileceği gibi, bireysel formlarında hasta, elektrotlara giden hafif bir elektrik akımı üreten bir kemer üzerinde küçük bir pil takımı takar. Elektrik akımının, ağrılı sinir uyarılarını engelleyen veya azaltan kimyasalların salınmasını uyardığına inanılmaktadır.
Adet ağrısını tedavi etmek için en az iki cerrahi işlem geliştirilmiştir. Bu ameliyatların her ikisi de, ağrı sinyallerinin iletilmesini engelleyen rahim sinirlerinin kesilmesini veya yok edilmesini içerir. Bununla birlikte, ağrının uzun vadeli olarak giderilmesini sağlayan hiçbir ameliyat gösterilmemiştir. Sonuç olarak, adet ağrısı için cerrahi tedaviler genellikle önerilmemektedir.
Adet öncesi (premenstrüel) sendrom (PMS), adet döngüsünün ikinci yarısında her ay ortaya çıkan bir grup fiziksel ve davranışsal belirtidir. Hafif veya şiddetli olabilir. En yaygın belirtiler arasında, günlük aktivitelere müdahale edecek kadar şiddetli olan öfke, asabiyet, depresyon ve iç gerginlik yer alır.
Düzenli adet kanamaları olan kadınların yüzde 75’inde hafif PMS yaygındır; ancak kadınların yüzde 3 ila 8’inde şiddetli adet öncesi sorunlar izlenir. Bu durum, herhangi bir sosyoekonomik, kültürel veya etnik kökene sahip kadınları etkileyebilir. Şiddetli PMS genellikle kronik bir durumdur ve bir kadının yaşam kalitesi üzerinde ciddi bir etkisi olabilir. Neyse ki, çeşitli tedaviler ve kişisel bakım önlemleri çoğu kadında belirtileri etkili bir şekilde kontrol edebilir.
Vücudun her yerindeki dokular, bir kadının adet döngüsü boyunca değişen hormon seviyelerine duyarlıdır. Araştırmalar, yükselen ve düşen hormon seviyelerinin beyindeki, ruh halini etkileyen serotonin adı verilen bir madde de dahil olmak üzere kimyasalları da etkileyebileceğini göstermektedir. Özellikle şiddetli adet öncesi sendrom yaşayan kadınların hormon seviyelerindeki normal değişikliklere oldukça duyarlı oldukları gösterilmiştir.
En yaygın belirtiler yorgunluk, şişkinlik, sinirlilik, depresyon ve endişedir. Diğer belirtiler arasında:
Adet öncesi gerginlik sendromunu teşhis edebilecek tek bir test yoktur. Belirtiler, adet döngüsünün yalnızca ikinci yarısında, çoğunlukla adet döneminden önceki beş ila yedi gün arasında ortaya çıkmalı ve fiziksel ve davranışsal belirtiler bulunmalıdır. PMS’li kadınlarda, bu belirtiler 28 günlük bir adet döngüsünün 4 ila 12. günleri arasında mevcut olmamalıdır.
Düzenli egzersiz, gevşeme teknikleri ve vitamin ve mineral takviyesi dahil olmak üzere ilk olarak adet öncesi sendrom (PMS) için konservatif tedaviler önerilebilir. Bu tedaviler bazı kadınlarda semptomları hafifletir ve çok az veya hiç yan etkisi yoktur. Bu tedaviler yeterli rahatlama sağlamazsa, ikinci bir seçenek olarak reçeteli ilaçlar düşünülebilir.
Egzersiz, stresi, gerginliği, kaygıyı ve depresyonu azaltmaya yardımcı olabilir.
PMS stres, anksiyete, depresyon ve diğer psikolojik durumlar tarafından daha da kötüleştirilebilir. Ayrıca, PMS ile yaşamak, kişilerarası ilişkilerde, işte veya okulda ve genel günlük yaşamda zorluklara neden olabilir. Gevşeme terapisi, günlük yaşamın stresini ve endişesini hafifletmeye yardımcı olabilir ve meditasyon, ilerleyen kas gevşemesi, kendi kendine hipnoz veya biofeedback gibi teknikleri içerebilir.
B6 vitamini (100 mg/güne kadar), hafif PMS’si olan kadınlar için küçük bir fayda sağlayabilir. Günde 100 mg’dan fazla B6 vitamini alınmamalıdır.
Doğum kontrol hapları PMS tedavisi için verilebilir. Bazı kadınlar iyileşme bildirirken, bazıları ise belirtilerin daha da kötüleştiğini bildirmiştir. Bu durumda alternatif bir tedaviye geçilmelidir.
Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) adı verilen bir grup ilaç PMS belirtilerinin azaltılmasında oldukça etkilidir. Özellikle şiddetli adet öncesi sendrom yaşayan kadınların yüzde 60 ila 75’i bir SSRI ile iyileşir. İlacı her gün almak gerekmeyebilir. SSRI’yi sadece adet döngüsünün ikinci yarısında almak yeterli olabilir.
Bazı kadınların SSRI’larla cinsel yan etkileri vardır. En yaygın cinsel yan etki, orgazm güçlüğüdür. Bu meydana gelirse, daha düşük bir doz kullanılması veya aynı ilaç sınıfından alternatif bir ilacın denenmesi önerilir.
Yararlarını ölçmek için SSRI’lar en az iki adet döngüsü için alınmalıdır. Kadınların yaklaşık yüzde 15’i iki döngüden sonra bu ilaçlarla rahatlama yaşamıyor, bu durumda alternatif bir tedavi öneriyoruz.
Diğer bir tedavi seçeneği de antidepresan adı verilen bir başka grup ilacın alınmasıdır. Ancak tüm antidepresan ilaçlar aynı şekilde etkili değildir.