Doğum kontrol yöntemleri, kadınların ve erkeklerin uygulayabileceği birçok farklı uygulamayı içermektedir. Aile planlanması, çiftlerin istedikleri zaman ve istedikleri kadar çocuk sahibi olabilmesidir. Bu bölümde doğum kontrol yöntemleri hakkında detaylı bilgiler ile her yöntemin etkinlik ve yan etkileri hakkında bilgiler bulacaksınız.
Doğum kontrol yöntemleri temel olarak 2 gruba ayrılır:
1. Doğal aile planlaması – Bu yöntemlerde herhangi bir ilaç veya alet kullanılmaz. Temel amaç kadının doğurganlık döneminde ilişkiden kaçınılmasıdır. Ülkemizde doğal ile planlaması yöntemleri arasında en çok “geri çekilme” yöntemi kullanılır.
2. Modern aile planlaması – Bu yöntemlerde hamileliğin önlenmesi amacıyla çeşitli hormon içeren ilaçlar ve rahim içine yerleştirilen aletler (spiral) kullanılır veya tüpler bağlanır. Bu yöntemlerin koruyuculuğu, doğal aile planlaması yöntemlerine göre daha yüksektir. En çok kullanılan modern yöntemler arasında doğum kontrol hapları, spiral ve tüplerin bağlanması sayılabilir.
Var tabi ki…
Ancak erkeklerin kullanabileceği yöntemler daha azdır. En çok bilinen yöntem kondomdur (prezervatif). Bununla birlikte erkeklerin de tüpleri bağlanabilir (vazektomi).
Oldukça…
Ancak şu nokta unutulmamalıdır ki, her metodun kendine özgü kısıtlamaları nedeniyle hiçbir metod %100 korumaz. Koruyuculuğu en yüksek olan metodlar arasında hormon ihtiva eden spiraller (Mirena®), “implant” olarak adlandırılan ve kola ufak bir cerrahi girişimin ardından takıldıktan sonra her gün belirli miktarda hormonu vücuda veren plastik çubuklar ile tüplerin bağlanması sayılabilir.
Pek çok seçenek arasında sizin için uygun bir metodu bulmak zor olabilir. Hamile kalmayı önleyen yöntemler arasında “en iyi” olarak ifade edilebilecek bir metod yoktur. Çünkü her metodun kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Karar verirken aşağıdaki sorulara verdiğiniz yanıtlar önemli olacaktır:
“Acil” doğum kontrolü, korunmaksızın yapılan bir cinsel ilişki sonrasında gebelik gelişmemesi için hormon içeren çeşitli ilaçların alınması veya rahim içine spiral yerleştirilmesi olarak tanımlanabilir. Böyle bir durumda eğer hormon içeren ilaçlar kullanılıyorsa bu ilaçlar genel olarak “ertesi gün hapı” olarak bilinir.
Ertesi gün hapları doğum kontrol haplarının unutulduğu durumlarda, prezervatiflerin ilişki sırasında yırtıldığı durumlarda veya cinsel suç (tecavüz) kurbanlarında hamileliği önlemek için kullanılabilir.
Bu metodların temel etki mekanizması spermin fiziksel bir engel ile kadının vajina ve rahimine ulaşmasının engellenmesidir. Bariyer metodların doğum kontrol haplarına oranla daha az yan etkileri vardır ancak koruyuculuk oranları daha düşüktür. Diğer bir avantajı da cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyucu olmalarıdır.
Bariyer yöntemler arasında ayrıca spermisit adı verilen ve spermi yok ederek etki gösteren kimyasal içerikli jel veya kremler ile içinde spermisit bulunan koruyucu süngerler de bulunmaktadır. Ancak bu yöntemler ülkemizde nadir olarak tercih edilmekte ve koruyuculuk oranları daha düşük olduğundan burada daha çok prezervatif ve diyaframdan bahsedilecektir.
Erkek ve kadın için olan formları bulunur. Cinsel ilişki öncesinde erkek ince, esnek kauçuktan imal edilen torba şeklindeki kılıfı penis üzerine takar. Prezervatiflerin çok çeşitli tipleri olmakla birlikte işlevleri ve koruyuculuk oranları hemen hemen aynıdır. Piyasada daha “güvenli” olarak ifade edilen prezervatiflerde, beraberinde spermisit adı verilen ve spermi öldüren özel kimyasal maddeler bulunmaktadır. Bu prezervatiflerin daha koruyucu olduğuna dair kanıt yoktur, üstelik diğer prezervatiflere oranla daha erken özelliğini yitirdiklerinden önerilmemektedir.
Prezervatifler ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı (bel soğukluğu, frengi, klamidya, AIDS ve HPV) kısmen veya tamamen koruma sağlar.
Prezervatif ile kayganlaştırıcı kullanılacak ise yağ-bazlı kayganlaştırıcı olmamasına dikkat edilmelidir; yağ-bazlı kayganlaştırıcılar prezervatifin yapısında bozulmaya neden olarak ilişki sırasında daha kolay yırtılmasına neden olabilir. Su-bazlı kayganlaştırıcılar ise güvenle kullanılabilir.
Prezervatiflerin çoğu lateks adı verilen kauçuk bazlı bir maddeden üretilmiştir ve alerjik özellik gösterebilir. Alerjik reaksiyonları azaltmak amacıyla geliştirilen poliüretan prezervatifler de bulunmaktadır ancak bunlar son derece nadirdir.
Eğer uygun bir şekilde kullanılırsa, bir yıl içinde prezervatif kullanan 100 çiftin 2’sinde gebelik meydana gelecektir. Ancak tipik kullanımda gebelik oranı %18’dir.
Rahim ağzı şapkası olarak da ifade edilir. Çoğunlukla lateks veya silikondan imal edilir. Prezervatif gibi cinsel ilişki öncesinde rahim ağzına takılarak kullanılır ve ideal boyun belirlenmesinde tecrübeli bir hekimin yardımına ihtiyaç vardır. Prezervatiften farklı olarak, spermisit adı verilen kimyasal sperm öldürücüler ile birlikte kullanılması gerekir. Cinsel ilişki sonrasında ise prezervatif gibi hemen çıkarılmaz, en az 6 saat yerinde kalmalıdır.
Diyaframlar da prezervatifler gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyucudur. Aradaki en önemli fark diyaframın AIDS’e kaşı koruyucu olmamasıdır.
Önemli Hatırlatma! Toksik şok sendromunun kadınlarda en sık nedeni vajinal tampon kullanılmasıdır.
Diyafram rahim ve mesane sarkması varlığında, sık idrar yolu enfeksiyonu geçirenlerde önerilmez. Ayrıca nadiren “toksik şok sendromu” adı verilen ve ani gelişen yüksek ateş, ishal, bulantı, kusma, baş dönmesi ve baygınlık hissi, kas ağrısı ve özellikle el ve ayaklarda güneş yanığına benzer cilt döküntüleri ile seyreden bir tabloya neden olabilir.
Eğer uygun bir şekilde kullanılırsa, bir yıl içinde prezervatif kullanan 100 çiftin 6’sınde gebelik meydana gelecektir. Ancak tipik kullanımda gebelik oranı %12’dir.
Doğum kontrol hapları içinde kadınlara özgü iki hormon bir arada bulunur: östrojen ve progesteron. Doğum kontrol hapları, düzenli kullanılmaları halinde oldukça etkilidir.
Eğer doğum kontrol hapınızı almayı unutursanız ilk aklınıza gelen zamanda hemen almalısınız. Eğer ertesi gün hatırlarsanız, hem unuttuğunuz hapı, hem de o gün almanız gereken hapı beraber alın ve bir hafta süre ile prezervatif kullanın. Eğer 2 veya daha fazla hapı almayı unutmuş iseniz, o zaman mutlaka “ertesi gün hapı” almayı düşünmelisiniz.
“Acil” doğum kontrolü, korunmaksızın yapılan bir cinsel ilişki sonrasında gebelik gelişmemesi için hormon içeren veya içermeyen çeşitli ilaçların alınması veya rahim içine spiral yerleştirilmesi olarak tanımlanır. Böyle bir durumda eğer hormon içeren ilaçlar kullanılıyorsa bu ilaçlar genel olarak en çok kullanılan doğum kontrol yöntemi “ertesi gün hapı” olarak bilinir.
Ertesi gün hapları aşağıdaki durumların varlığında kullanılabilir:
Üç. Birincisinde hormon içeren ilaçlar, ikincisinde hormon içermeyen haplar kullanılır ki bunlara genel olarak “ertesi gün hapları” denir. Üçüncüsünde ise rahim içine spiral yerleştirilir.
Günümüzde ülkemizde piyasada bulunan ve hormon içeren ertesi gün hapları:
Net bir cevabı olmayan bir soru! Genel olarak ertesi gün haplarının olası gebeliklerin yarısını engellediğini söyleyebiliriz. Ancak bu kişinin yaşına ve ilişki dönemine de bağlıdır. Genellikle yumurtalıklardan yumurtanın atılmasını takip eden dönemde yapılan ilişkilerde gebelik ihtimali daha az iken (düzenli adet gören kadınlarda genellikle adetin 15-18. günlerinden sonra), yumurta atılmasından bir veya 2 gün öncesinde yapılan ilişkilerde gebelik ihtimali en yüksektir (düzenli adet gören kadınlarda genellikle adetin 12-14. günlerinde).
Genel olarak spiral ertesi gün haplarına göre daha etkilidir ve gebelik ihtimali 500’de 1’dir. Ertesi gün hapları içinde de sadece progesteron ya da ulipristal içerenler (örn. Ella® veya Ertes®) daha etkilidir.
Spiral cinsel ilişkiyi takip eden 7 gün içinde uygulanabilir, ancak ilk 5 gün içinde takılırsa daha etkilidir. Ayrıca uzun süreli bir doğum kontrol yöntemleri arayanlar için de, spiral etkin bir yöntem olarak uygulandıktan sonra da kalabilir.
Acil doğum kontrol yöntemleri bir sonraki adet dönemine kadar sizi korumaz. Bu nedenle herhangi bir yöntemi kullandıktan sonra, adet dönemine kadar cinsel ilişki sırasında tedbir almalısınız. Eğer yeniden korunmasız bir cinsel ilişki olursa, ertesi gün hapları yeniden alınmalıdır.
Spiral “T” şeklinde, rahim içine doktorunuz tarafından yerleştirilen küçük plastik bir alettir. Ucunda takıldıktan sonra rahat bir şekilde çıkarılmasını sağlayan ipi bulunur. Spiral etkili bir doğum kontrol yöntemidir ve özellikle hormon kullanmak istemeyen veya 35 yaş üzerindeki kadınlarda etkin bir seçenektir.
İki: bakırlı veya hormonlu. Bakırlı spiral yerleştirildikten sonra rahim içinde 10 yıl kalabilir. Hormonlu spiral ise “levonorgestrel” adı verilen bir hormon içerir ve takıldıktan sonra 5 yıl rahim içinde kalabilir. Günümüzde ülkemizde sadece Mirena® ticari adı ile bilinen hormonlu spiral mevcuttur.
Spiral oldukça etkilidir ve gebelik ihtimali %1’in altındadır. Ayrıca takıldıktan sonra uzun süre etkilidir ve her gün ilaç alınmasına gerek yoktur. Hamile kalmak istediğinizde, çıkarttırmanız yeterlidir. Bakırlı spiral hormon içermez.
Bakırlı spiral fazla miktarda adet kanaması ve adet sırasında ağrı meydana getirebilir. Ayrıca akıntı ve kasık ağrısı spiral kullanan kadınlarda daha sık izlenir. Spiral kendiliğinden düşebilir veya rahim içinden karın boşluğuna doğru yer değiştirebilir. Bu durumda istenmeyen bir gebelik ihtimali artmaktadır. Ayrıca spiralin takılması veya çıkarılması için doktor veya hemşire yardımına gereksinim vardır.
Önemli Not: Daha önce rahim, tüpler ve yumurtalıkları içeren bir infeksiyon geçirmiş iseniz spiral sizin için uygun bir seçenek değildir.
Genel olarak hormon içeren spiraller daha az yan etki gösterir ve daha yüksek koruyuculuğa sahiptir. Bununla birlikte kasık ağrısı, infeksiyon riski ve kanama da Mirena® ile daha az gözlenir. Ancak Mirena® 5 yıl ömürlüdür ve yumurtalıklarda kistlere neden olabilir. Bakırlı spiral ise 10 yıl ömürlüdür ancak kanama ve kasık ağrısı daha belirgindir. Bakırlı spiral ile infeksiyon riski daha fazladır ancak yumurtalıklarda kist ihtimali yoktur.
Hayır. Spiral takıldıktan sonra adet ağrısına benzer bir ağrı ortaya çıkabilir. Ancak spiralin varlığını sizin veya eşinizin hissetmesi mümkün değildir.
Aşağıdaki durumların varlığında doktorunuza başvurmalısınız:
Tüpler yumurtalıktan atıldıktan sonra, kadının yumurtasını taşır ve gebelik ilk kez tüplerin içinde oluşur. Eğer tüpler bağlanacak olursa, sperm ile yumurtanın karşılaşması ve dolayısıyla gebelik engellenir.
Tüpler ameliyat ile bağlanır. Tüplerin bağlanması için 3 tip cerrahi girişim uygulanabilir:
1. Laparoskopi – Laparoskopi, karın içine göbek deliğinden bir kamera ile girilerek yapılan cerrahi işlemlere verilen isimdir. Kapalı ameliyat olarak da bilinir. İşlem ameliyathanede, genel anestezi altında gerçekleştirilir. Göbek deliğinden yapılan yaklaşık 1 cm kesi ile kamera karın içine yönlendirilir, ardından tüpler tutularak çeşitli yöntemler ile bağlanır.
2. Açık cerrahi – Sezaryen sonrası tüpler bağlanabilir veya normal doğumu takip eden birkaç gün içinde tüpler açık cerrahi ile bağlanabilir. Külot çizgisi üzerinden yapılacak yaklaşık 4-5 cm’lik bir kesi ile (minilaparotomi) girilerek tüpler bulunur ve bağlanır. Laparoskopiye oranla iyileşme biraz daha uzun sürer ve ağrı daha fazladır.
3. Histeroskopi – Histeroskopi rahim içine vajina aracılığı ile bir kamera gönderilerek inceleme ve işlem yapılmasına verilen isimdir. Tüplerin başlangıç noktaları rahim içine açılmaktadır. Bir kamera ile rahim içine girildikten sonra özel bazı “tıkaçlar” kullanılarak tüplerin rahime açılan çıkış noktaları tıkanarak işlem gerçekleştirilir.
Tüplerin tamamen tıkanması zaman içinde gerçekleşeceğinden ilk 3 ay ek bir doğum kontrol yöntemine ve 3. ayda tam tıkanmanın sağlanıp sağlanmadığını anlayabilmek için rahim filmine (HSG) ihtiyaç vardır. 3. ay kontrolünde tüpler tamamen kapanmamış ise, ek yöntem kullanılarak 3 ay daha beklenir ve 6. ayda yeniden HSG yapılır. 6. ayda tam kapanmanın olmaması çok nadiren gelişen bir durumdur.
Tüplerin bağlanması kesin olarak çocuk sahibi olmayı düşünmeyen çiftler için uygundur. Eğer ailenizi tamamladığınızı düşünüyorsanız veya çocuk sahibi olmak tıbbi nedenlerle uygun değil ise tüplerin bağlanması ideal bir seçenek olabilir. Tüplerin bağlanması ile ilişkili bir yaş sınırlaması yoktur ve her yaşta yapılabilir. Ancak pek çok hekim, herhangi bir tıbbi zorunluluk olmadığı hallerde bu işlemi 30 yaşından sonra yapmak eğilimindedir. Bunun nedeni, 30 yaşından önce tüplerini bağlatan kadınların daha sık pişmanlık yaşamalarıdır.
Sezaryen sırasında tüplerin bağlanması yaygın olarak uygulanmaktadır. Tekrarlayan sezaryen doğumlar beraberinde birçok riski de getirdiğinden her ne kadar bir kural olmasa da pek çok hekim ikinci sezaryen sonrasında tüplerin bağlanmasını hastalarına teklif etmektedir. Burada amaç meydana gelebilecek bir gebeliğin veya doğumun getirebileceği risklerden hastayı mümkün olduğunca korumaktır. Normal doğum sonrasında da tüpler “minilaparotomi” yöntemi ile bağlanabilir. Genellikle bu işlem doğumu takip eden ilk 24 saat içinde gerçekleştirilir ve ardından hasta taburcu edilir. Doğum sonrasında tüpler 7 güne kadar bağlanabilse de, 7. günden sonra yapılması enfeksiyon riskini artıracağından uygun değildir.
Tüplerin bağlanması cerrahi bir işlem gerektirdiğinden, uygulanacak cerrahi işleme bağlı sorunlar ve bunlara bağlı istenmeyen yan etkiler gelişebilir. Ancak bu riskler oldukça azdır.
Tüplerin bağlanmasının adından kanama düzeninin değiştiği veya kasık ağrılarının ortaya çıktığına dair yaygın bir inanış olsa da, bu durum gerçeği yansıtmamaktadır. Tam tersine tüplerin bağlanmasından sonra adet ağrılarının azaldığını ifade eden pek çok kadın mevcuttur.
Bir diğer endişe de, tüplerin bağlanmasını takiben cinsel istekte ortaya çıkabilecek azalmadır ki, bu da doğru değildir. Hatta gebelik ihtimali kalmadığı düşünüldüğünden cinsel istek ve performansta artış gözlenebilmektedir.
Tüplerin bağlanması son derece etkili olmasına karşın, yine de gebelik ihtimali vardır (%1). Bu ihtimal tüplerin bağlanmasını takip eden ilk 3 ay içinde en yüksektir. Bu nedenle ilk 3 ay ek bir korunma metodunun kullanılmasında fayda vardır. Ayrıca 30 yaş altında tüpleri bağlanan kadınlarda gebelik ihtimali bir miktar daha yüksektir.
DİKKAT! Eğer tüplerinizi bağlatmanıza rağmen gebe kalmışsanız, bu gebeliğin dış gebelik olma ihtimali olduğundan mutlaka doktor kontrolüne ihtiyaç vardır.
Evet. Her ne kadar tüplerin bağlanması kesin olarak gebelik isteği olmayan çiftlere uygulansa da, tüpler bağlandıktan sonra, uygulanan yöntemin özelliğine bağlı olmak şartı ile yeniden açılabilir. Ancak tüplerin yeniden açılması için de ameliyata gerek vardır ve başarı şansı %70 civarındadır. Tüplerin açılmasından sonra istenilen gebelik gerçekleşmeyeceği gibi, dış gebelik ihtimali de artmaktadır.