Kısırlık (infertilite), bir çiftin çocuk sahibi olmayı arzu etmelerine ve 1 yıl korunmasız cinsel ilişki yapmalarına karşın hamileliğin oluşmamasıdır. Gebelik hem kadın, hem de erkeğe bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bu nedenle hamile kalınamadığı durumlarda hem erkeğin, hem de kadının birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Kadın ve erkeğe bağlı birçok neden hamile kalmayı güçleştirebilir. Hamile kalabilmek için temel şartlar:
Temel gerekliliklerde ortaya çıkabilecek sorunlar hamile kalmayı engelleyebilir. Ancak çiftlerin %5’inde tüm testler normal olmasına karşın hamile kalmak mümkün olmamaktadır. Bu durum “açıklanamayan infertilite” olarak adlandırılır.
Birçok çift, düzenli cinsel ilişki yapmalarına rağmen gebelik oluşmadığında bunun bir sorundan kaynaklandığını ve vakit kaybetmeden doktora başvurmaları gerektiğini düşünürler. Ancak hamileliğin gecikmesi her zaman bir sorun olduğunu göstermez. Evli çiftlerin yaklaşık olarak yarısında, eğer gebelik istiyorlarsa, ilk 3 ay içinde gebelik gerçekleşir. İlk 6 ayda bu oran %70-75 olurken, ilk yıl sonunda ise %85-90 istenen gebelik gerçekleşecektir. Bu nedenle eğer bilinen bir sorun yoksa, evli çiftlere birinci yıldan sonra kısırlık nedeniyle testlere başlanmalıdır.
Ancak 35 yaş üzerinde, düzenli adet görmeyen, daha önce yumurtalıklarından ameliyat geçiren, karın veya kasık bölgesinden ameliyat geçiren, radyoterapi veya kemoterapi almış ya da rahim, tüp ve yumurtalıklarından ciddi enfeksiyon geçiren kadınlarda beklenmeden testlerin yapılması daha uygun bir yaklaşımdır.
Aynı şekilde erkekler için de yumurtalıkları ilgilendiren herhangi bir kaza, ameliyat veya enfeksiyon (kabakulak enfeksiyonu da yumurtalıkları etkileyerek erkeğin spermlerini olumsuz etkileyebilir) varlığında 1 yıl beklenmeden test yapılması uygundur.
Değerlendirmenin ilk basamağında hamile kalmayı güçleştiren durumların varlığını ortaya koymak için hem erkek, hem de kadının tıbbi öyküsü alınır ve muayeneler gerçekleştirilir. Ardından öncelikle erkekte yumurta hücrelerinin olup olmadığını değerlendirebilmek için “sperm testi” (meni testi veya spermiyogram) yapılır. Sperm testi için erkeğin 2 ila 7 gün arasında boşalmamış olması gerekir (daha erken veya geç verilen testlerde yalancı olumlu veya olumsuz sonuçlar daha fazla gözlenmektedir).
Eğer sperm testinde her şey normal ise erkekler için ek test ihtiyacı genellikle yoktur ve kadının değerlendirilmesine geçilir. Ancak sperm testinde problem varsa, sorunun kaynağının saptanması amacıyla üroloji (bevliye) doktoru tarafından erkeğin muayenesi gerekebilir. Bu süreçte kan ve idrar testleri, ultrason ve eğer sperm testinde hiç sperm yoksa yumurtalıklardan biyopsiler yapılabilir.
Kadınlarda ise kan testleri, ultrason ve rahim filmi (HSG) temel testler arasındadır. Genellikle rahim filmi yapılmasına karşı kadınlarda bir korku vardır ve işlemin ağrılı olduğu konusunda yaygın bir inanış bulunmaktadır. Ancak uygun şartlar ve teknik ile yapıldığında genellikle sorunsuz bir testtir ve tıkanmış olabilen tüplerin açılması gibi ek faydaları da vardır. Rahim filmi genellikle adet bittikten sonraki birkaç gün içinde yapılır.
Kadınlarda rahim, tüpler ve yumurtalıkların değerlendirilmesi için “laparoskopi” adı verilen ve göbek deliğinden açılan yaklaşık 1 cm’lik bir kesi ile karın içindeki organların bir kamera sistemi ile incelendiği bir teknik de kullanılabilir. Ancak laparoskopi genel anestezi altında yapılması gereken bir işlemdir ve cerrahi bir işlemin getirdiği risklere sahiptir. Bu nedenle sadece belirli şartlar altında uygulanmalı ve işlemin sağlayacağı faydalar risklerine oranla daha fazla olmalıdır.
Erkeklerde yumurtalıkların düzenli çalışmasını ve sperm yapımını engelleyen faktörler kısırlık nedenleri arasında yer alır. Yumurtalıklara ait ameliyatlar, enfeksiyonlar, ilaçlar ve çeşitli çevresel faktörler (alkol, radyasyon, kemoterapi ve zehirli maddeler) sperm sayısını azaltabilir, etkisini yok edebilir. Ayrıca yumurtalıkların çalışmasını kontrol eden beyin ve beyin altı bölgede yer alan hormon üreten bezlerin düzenli çalışmaması da hamile kalmayı güçleştirebilir.
Erkelerde torbaların içinde, yumurtalıkları besleyen kan damarlarında genişleme ve varis olması durumunda (varikosel), sperm üretiminde bozulmalar meydana gelebilir. Ayrıca spermleri yumurtalıklardan penise taşıyan kanaların yokluğu veya tıkanmasına bağlı olarak da sperm görülmeyebilir veya sperm sayısı yetersiz olabilir.
Kadınlarda en sık infertilite nedeni yumurta oluşumu veya atılmasındaki problemlerdir. Normalde her kadın ayda bir kez ve adet döneminin ortasında yumurtalıklarda gelişen tek bir yumurtayı atar ve bu yumurta tüplerden biri tarafından yakalanır. Eğer o ay yumurtalıklardan yumurta atılmamışsa gebelik gerçekleşmeyecektir.
DİKKAT! Gebelikler en sık yumurtanın atıldığı gün veya yumurtanın atılmasından 1 ya da 2 gün önce yapılan ilişkilerde oluşmaktadır.
Tüplerle ilgili problemler de hamile kalmayı güçleştirebilir. Tüplere yapılan cerrahi işlemler, enfeksiyonlar veya “endometriozis” adı verilen ve rahim iç dokusunun yumurtalık ve tüpleri kapladığı hastalıklarda tüplerde tıkanma, yapışma ortaya çıkabilir. Bu da yumurtanın yakalanmasını ve dolayısıyla hamile kalmayı imkânsız hale getirebilir.
Kadın yaşı da gebelik açısından önemlidir. 30’lu yaşların ortasından itibaren hamile kalmak daha zordur. 40 yaşından sonra bu durum daha da güçleşmektedir. Ayrıca ileri yaşlarda ortaya çıkan gebeliklerde de sorun çıkma olasılığı daha yüksektir.
Kadın veya erkekte herhangi bir sorun varlığında, o sorunun çözümüne yönelik tedaviler genellikle hamile kalınmasına yardımcı olacaktır. Ancak herhangi bir sorun bulunamadığında veya testler mevcut sorunun ne olduğunu ortaya koyamıyorsa, yine de bir dizi tedavi şekli, çiftlerin hamile kalması için uygulanmaktadır. Bu tedavilerin neler olduğu konusunda en kesin bilgiyi doktorunuzdan alabilirsiniz.
Çok sık akla gelen bir düşüncedir. Gerek test aşamasında, gerek tedavi döneminde gebelik gerçekleşmezse, çiftler üzüntü, endişe, kızgınlık veya suçluluk duygularının bir arada olduğu bir ruh hali içinde olurlar. Önce mevcut durumun kendilerinden kaynaklanan bir eksiklik olduğunu düşünür ve üzülür, ardından da zamanın ilerlemesi ile artan panik ve endişe ile yanlış yolda ilerlediklerini düşünürler. Bu dönemde en sık karşılaşılan durum yakın çevre ve ailenin mevcut yangını daha da alevlendiren destek girişimleridir. Özellikle tedavi aşamasında karşılaşılan her olumsuzlukta, zaten doğru yolda ilerleyip ilerlemediği konusunda emin olamayan çifte “daha iyi bir hekim”, “daha iyi bir hastane” veya “daha yeni ve garanti bir tedavi” önerileri çiftin kafasını daha da karıştırmaktadır.
Yıllar içinde belirli bir noktaya gelmiş çiftlerin “yanlış ellerde, boşa zaman kaybettiklerini” düşünerek hekim ve tedavi değiştirdiklerini ve tekrar en baştan başladıklarını üzülerek gördüm. Bu zor dönemden geçerken çiftlerin birbirine destek olmaları çok önemlidir. Suçlayıcı imalar bile telafisi mümkün olmayan kırılmalara neden olabilmektedir. Sosyal ve psikolojik destek en çok ihtiyaç duydukları şeydir ve en ufak umut ışığının her şeyi yoluna koyabileceği unutulmamalıdır.
Eğer kilolu bir hanım iseniz, kilo vermek ve egzersiz yapmak hamile kalma ihtimalinizi artıracaktır. Ayrıca kilo vermek, daha sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmenize de yardımcı olacaktır.
Gebelik elde etmek için uygulanan tedaviler genellikle belirli bir sıra ile uygulanır. Bu sıradaki amaç en az zahmetli ve en düşük maliyetli tedavileri en önce, eğer bunlar başarısız olursa daha zahmetli ve maliyetli tedavileri sonrasında uygulamaktır. Ancak her çiftin hamile kalamama nedeni birbirinden farklı olabileceğinden, bazen en sonda uygulanacak bir tedavi ilk seçenek olabilir. Bu konuda net kararı tedavinizi yönlendiren doktorunuz verecektir.
Çatlatma iğnesinin yapılmasından yaklaşık 2 hafta veya aşılama sonrası 11-12 gün kadar sonra kandan yapılacak hamilelik testi ile gebelik oluşup oluşmadığı ortaya çıkar. Bazen gebelik testi idrardan da yapılabilir ancak erken dönemde kandan yapılacak test daha güvenlidir. Kan testinde, beta-hCG adı verilen ve hamilelik için oldukça belirleyici bir hormonun seviyesine bakılır:
Test sonucunda beta-hCG düzeyi 5 IU/L altında ise hamile değilsiniz.
Test sonucunda beta-hCG >10 IU/L ise doktorunuz genellikle 2 gün sonra kontrol testi ile hamileliğin ilerleyip ilerlemediği değerlendirmek isteyebilir. Eğer değer yükseliyor ise hamileliğin olumlu bir şekilde ilerlemeye devam ettiği düşünülürken, sabit kalan değerler ile başlangıçtaki değerin kontrol testinde düşmesi gebeliğin kaybedileceği anlamına gelir.